İçinde yaşamakta olduğumuz sistemde varlığımızı göstermek için neden sesimizi duyurmaya hatta yükseltmeye ihtiyaç duyarız?
İçinde yaşamakta olduğumuz sistemde varlığımızı göstermek için neden sesimizi duyurmaya hatta yükseltmeye ihtiyaç duyarız?
Temelleri 1900’lü yılların başında Dr. Jacob Levy Moreno tarafından ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Psikodrama, bireylere yaşadıkları sorunları yeniden ele alma, bu sorunları sorgulama ve sahneleme imkanı tanıyan, bireylerin yaşantıları ile ilgili farklı yollar denemesine yardımcı olan bir grup terapi şeklidir.
Psikodrama yaşantısı bir grup terapisi ve gelişim yöntemidir. Bireyin kendi iç dünyasına bakmasına, ilişki ve seçimlerini sorgulamasına, bu ilişkilerde yaşadığı sorunlara ve çatışmalara kendisine özgü, yaratıcı çözümler bulmasına yardımcı olur. Psikodrama kişilerdeki yaratıcılık ve spontanite becerilerinin ortaya çıkmasını ve gelişmesini sağlayan bir terapi yöntemidir.
Günümüzde “yeme bozuklukları”, “yeme tutum ve davranışları” ve “sağlıklı-kalıcı kilo verme” konuları üzerinde grup terapisi etkililiği kanıtlanmış bir yaklaşımdır. Bireysel terapiye ek olarak grup terapisinden yararlanan kişilerin yeme bozukluğu sorunlarının daha hızlı ve kalıcı bir şekilde çözüme ulaştığı, son yıllardaki güncel araştırmalarla desteklenmektedir.
Grup terapisinde, yeme davranışları aynı ya da benzer olan kişiler grup içerisinde etkileşimde bulunarak birbirlerine ayna vazifesi görürler ve yeme tutumlarını, benzeştirir ve karşılaştırırlar. Gruba katılan bireyler yargılayıcı olmayan bir ortamda, kilo sorunları yaşayan bireylere kendi hikayelerini açıkça aktarabilme ve kıyaslayabilme fırsatı elde ederler. Yeme davranışlarının arkasındaki nedenleri birbirlerine terapist eşliğinde göstererek birbirleri üzerinde sağlıklı yeme davranışları oluştururlar.
Yeme davranışları ve sağlıklı kilo verme konusunda grup terapisinin bireysel terapiye göre avantajlarını özetlersek:
PROGRAMIN AMACI
Kimler Katılabilir?
25 – 55 yaşları arasında kilo fazlası olan, obezite sorunu yaşayan veya beslenme sorunları olup sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak isteyen yetişkinler katılabilir.
Grup Süreci
Psikodrama yaşantı grubu 12 hafta boyunca haftada 1 gün 2 saatlik oturumlar şeklinde gerçekleştirilecektir.
Katılım Ücreti: Her bir oturum 100 TL
Grup Yöneticileri:
Psikodramatist / Uzm. Kli. Psikolog Murat Aldan
Uzm. Kli. Psikolog Deniz Aldan
İnsan doğasının vahşi yönünü, sosyal normların nasıl oluştuğunu ve insan davranışını nasıl şekillendirdiğini bize bir adada mahsur kalan çocukların yaşadıkları gösteriyor.
Zeki olmak hayattaki başarının ve mutluluğun tek anahtarı mıdır? Cevabını bize Forst Gump versin.
Uzun yıllar depresyonu yaşamış bir şair ve yazarın kaleminden kendi tecrübeleri ile depresyonu anlamak…
Kadınların beyinleri ile erkeklerin beyinleri hem yapısal hem de işlevsel olarak birbirinden farklılar. Bu farklılıkları akılda kalıcı ve eğlenceli bir dille anlatan güzel bir kitap.
Mülk sahibi olmak, mal varlık edinmek sıkça vurgulanır. Bunun birçok nedeni olabilir: güvende hissetmek, zengin hissetmek, gösteriş yapmak vb. Hiç mülk edinmeyen bir toplumda bu nasıl olur?
Cinsiyetçilik günümüzün en çok tartışılan konularından biri. Çeşitli kampanyalarla ”kız gibi”, “adam gibi” kalıpları sorgulanıyor. Peki cinsiyetin olmadığı bir dünyada hiç ayrımcılık olmaz mı? Sorun sadece farklı cinsiyetlere sahip olmamız mı? Bu konu üzerinde farklı bir bakış açısıyla düşünebilmek için harika bir kitap.
Tüm yaşadıklarımı unutayım, bana acı veren her şey aklımdan silinsin, hiçbir pişmanlığımın izi kalmasın. Pişmanlıklarımıza haksızlık etmiyor muyuz? Pişmanlıklarımızı daha iyi anlayabilmek için…
Çağımızın eğitim sorununu anlatan çok güzel bir konuşma. Özellikle eğitim enflasyonu kavramı…
Geçmişin keşkeleri, pişmanlıkları ve geleceğin eğerleri, kaygıları arasında şimdi tam da şu anda var olamıyoruz. Anda olmak, o anda kalabilmek gerçekten önemli mi? Ya tüm mutluluğumuz buna bağlı olsaydı ?!
Misophonia kelime anlamı olarak sese karşı aşırı duyarlı olma ve nefret etme olarak tanımlanmaktadır.Birbirini tekrar eden, rahatsızlık verici sesleri kapsar. Bu ses kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve bu duyarlılık değişiklik gösterebilir. Yani bir süre çatalın tabağa değme sesine duyarlıyken sonraları ağız şapırtısından nefret edebilir. Bu hastalık aynı anda birden fazla sesten de rahatsızlık duymayla da olabilir. Ancak bu hastalıkta rahatsızlık duyulan belli başlı sesler vardır. Çevresindeki her sesten rahatsız olan hastalara ise Hiperakuzi tanısı konulmuştur.
Hiperakuzi aksine Misophonia belirli sesler için spesifiktir. Bu bazı semptomlara neden olan fizyolojik anormalliğin anatomik konumu hakkında çok az bilgi olsa da büyük olasılıkla merkezi sinir sisteminden kaynaklandığı sanılır. Anatomik konumunun hiperakuzinin bulunduğundan daha merkezi olabileceği öne sürülmektedir.
Hiperakuzi hastaları duydukları her sesi sonuna kadar açılmış televizyon sesi gibi duymaktadırlar. Hiperakuzi hastaların kulak hassasiyetiyle ilgili sıkıntısı(Kulakların dinamik aralığı’nın /dynamic range azalması) varken Misophonia hastaları sadece belirli seslerde psikolojik olarak etkilenirler.
Belirtileri
Tırnak kesme, diş fırçalama, yemek yeme, nefes alma, koklama, konuşma, hapşırma, esneme, yürüme, sakız çiğneme, gülme, horlama, ıslık, televizyon sesi veya öksürük gibi sıradan sesler Misophonia sahibi insanların en çok rahatsız olduğu, hatta öfkelendiği seslerdir. Bazıları ayak ve vücut hareketleri gibi göz ucuyla gözlemlenebilir görsel uyarılardan da etkilenir. Yoğun kaygı ve kaçınma davranışı gelişebilir, sosyalliğin azalmasına yol açabilir. Bazıları da gördüğü görsel veya işitsel davranışları taklit etme zorunluluğu hissedebilir.
Yaygınlığı ve Eş Tanısı
Bu hastalığın yaygınlığı henüz bilinmemektedir fakat kişilik belirleme grupları önceki kabul görenden daha fazla olduğunu öne sürer. Genel nüfusun %4-5’inde görülen kulak çınlaması olan hastalar arasında, 2010 yılında %10 ölçülürken bazı anketler %60 gibi bir yaygınlık öne sürer.
2013’te yayınlanan bir Hollandalı çalışmasında misophonia olan 42 hasta deneğin, Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu (% 52.4) dışında çoğu psikiyatrik bozukluklar için düşük bir yaygınlık oluşturduğunu buldu.
Tedavisi
Genelde psikolojik problemlerde tedavi noktasına gelmek demek kişinin hayatını olumsuz etkileyecek seviyeye gelmesi demektir. Kişi rahatsızlığından dolayı yaşam kalitesi düşecek seviyeye geliyorsa psikolojik tedavi gerekmektedir. Psikolojik tedavide ise odaklanacak nokta duyarlı olduğu sese karşı verdiği duygusal (öfke,nefret) ve davranışsal (saldırganlık) tepkileri kontrol altına almaya yönelik duygu kontrolü terapileri, bilişsel davranınşçı terapi gibi yöntemler kullanılmaktadır.
Değişebilmek için önce kim olduğumuzu, nasıl olduğumuzu, ne durumda olduğumuzu fark etmemiz, anlamamız ve kabul etmemiz gerekiyor. Değişim ancak bunlardan sonra gelebilir. Önde gelen geştalt terapistlerinden Ervin Polster’ın ağzından geştalt terapinin özünü anlatan çok güzel sözler: “ seni değiştirmekle değil, seni tanımakla ilgileniyorum”
Sürekli bir sıkıntı sarmalı içinde yaşıyor ve zaman zaman içinden nasıl çıkacağınızı bilmiyorsanız, olayları akışına bırakmayı deneyin. Elbet bir an gelir ve su akar yolunu bulur.
Sorularla dolu bir başlangıç olduğunun farkındayız. Ama sorular iyidir. Yanıt buldukça, farkındalık katsayısı artar insanın. Farkında olmak ise, kendinizi keşfetmenin özüdür. En önemlisi de mutlu olabilmenin... Öyleyse şimdi bir soru daha geliyor: ‘Siz kimsiniz?